TANITIM YAZILARI

ACI GERÇEK: DÜRÜST OLMAZSAN SEVGİLİN SANA GÜVENMEYECEK

Filmlerde ve dizilerde (özellikle Türk filmleri ve dizilerinde) yalanı en bağışlanamaz suç olarak izledik yıllarca. “Yalan söylüyorsun, yalaaaannn” repliği dilimize bir dolandı ki, çekip çıkarabilene aşk olsun. Sevgilisi kendisine yalan söyledi diye meyhanelere düşüp berduş olanlar mı istersiniz, yollara düşüp gezgin olanlar mı, hepsi vardı o filmlerde. “Sana ne yaptı?” sorusuna, “yalan söyledi yalaaaannn” cevabını alınca, kalabalığın dehşetle açılan gözleri falan… Tamam, bu biraz abartılı oldu, ama zaten film sonuçta, gerçek değil. Biraz abartmak hakkıdır. O abartıyı minimalize edip, gerçek hayata uyarlarsak çıkartılacak ders şu; Yalan söylemek kötüdür, dürüstlük iyidir! (Çünkü ben bütün filmleri ders çıkartma amacıyla izliyorum, evet!) Hele ki sevgiliye yalan söylemek en kötüsüdür ve sevgiliye dürüst olmak da en iyisi (Keşke buradaki orantının ters mi doğru mu olduğunun ayırtına varabilseydim, neyse).

Duygu temelli bütün ilişkilerde yalandan uzak durmak gerekir tabi. Ya da ilişkiyi falan boş verin, ilişki olsun olmasın yalandan, kendine söylemek de dahil (çünkü kendine güveni yok eder), uzak durmak gerekir. Sevgiliye söylemekten özellikle uzak durulmasının nedeni de, diğerlerine nazaran daha hassas bir dengesinin olması ve yalanın bu dengeyi çabucak bozabilmesi. Kim ister güven duymadığı biriyle ilişki yaşamayı? Hadi diyelim birileri ister; iyi de o ilişki ne kadar sağlıklı olabilir? Cevabı sorunun içinde gizli. Bu arada sözüm yalanlar söyleyip türlü türlü işler çeviren, niyeti kötülere değil. Onlara ne desem boş! Belki durumu kurtarmak için, belki sevgilisini üzmemek için ya da başka herhangi bir neden için küçücük, minicik bembeyaz, akça pakça yalanlar söyleyen iyi niyet kumkumalarına benim sözüm. Siz sevgiliniz üzülmesin etmesin diye yalana sarılıyorsunuz ama unutulan şu; herkes dürüstlükle söylenin acı sözleri duymayı, tatlı yalanlar duymaya tercih eder. Anlık bir can sıkıntısına sebep olacak olsa da, uzun vadeli düşünürseniz gerçeği söylemenin çok daha az hasar bırakacağını göreceksiniz. Benim sözüme itimat etmezseniz (çok kırılırım) yaşça büyüklere sorun. Kendi dürüstlük hikayelerini anlatsınlar size. “Boş ver ne gerek var şimdi doğrucu Davut’luğa” diyen birini bulamazsınız.

Güzel, mutlu bir ilişkiye sahip olmak bu kadar zorken, siz o şanslı azınlıktanken, ne gerek var böyle ufak tefek şeylerle ilişkiye zarar vermeye? Hem bir insana güvenmek deyince, o öyle bir çırpıda oluveren bir şey de değilki. Zaman gerekiyor, çaba, emek, çok ciddi zahmet gerektiriyor. Yalan söylemek de ayrı bir zahmet. Hiçbir şey değilse üzerine kafa yormak gerekiyor. Bu kadar uğraşıp didinip elde edilen bir şeyi, yine uğraşıp didinip yıkmaya gerek yok. Özellikle de beyler, lafım size; hali hazırda erkeklere güvenmek ile ilgili pek çok olumsuz yaygın düşünce dört bir tarafta cirit atarken dikkatli olmakta fayda var. Sonra, “bu erkek milletine hiç güvenilmiyor kardeş” diye konuşurken sevgiliniz, “vay efendim ben iyi niyetliydim, hep seni düşündüğümden, ben senin için ne yalanlar söyledim bilsen…” ve benzeri hiçbir cümleyle yaygın kanıya kurban gittiğiniz gerçeğini değiştiremez. Bakarsanız yalancı çoban da aslında yalancı değildir, yalnızca şakacıdır ve belki iyi niyetlidir bile. Ama kimse onu şakacı ve belki iyi niyetli bir çoban olarak değerlendirmez ve şakacı olması sürüyü kurdun yemesini engelleyemez. Şakanın tadını kaçırıp sürüye yazık etmeyelim!

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Göz Atın

Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı