İnsanın sürekli, yüzünde tatlı bir tebessümle dolaşmasını sağlayan duygudur aşk. Aşık bir insanın yüzü güler, keyfi yerindedir. Çünkü doğanın ona bahşettiği en mükemmel duyguyu yaşıyordur. Sevmek, sevilmek ve aşk… Aşk insanın umududur, yaşama sebebidir çoğu zaman. Yeryüzünde çift olarak yaratılan insanoğlu, ömrü boyunca diğer yarısını arar. Onu bulduğunda ise sımsıkı sarar. Sever, sever ve daha çok sever. Her an onu özler, yüzünü görebilmek için yanıp tutuşur. Sevdiğinin kirpiğini rüzgardan, yüreğini mutsuzluktan korur. Canı, arkadaşı, can yoldaşı olur. En imkansız denileni aşkı için yapar, aşılmamış dağları aşkı için aşar. Aşkına engel olan ne varsa yakar, yıkar. En efsane aşk hikayesi, en unutulmaz aşk filmleri onun aşkının yanında uydurma bir masal. Aşık insan yapar, bunların hepsini yapar da aşık olduğu, sevdiğim, sevgilim dediği insan ise ona sadece bakar.
Evet, bu genelde hep böyle olur maalesef. Hep bir taraf çok daha fazla sever. Ama daha fazlanın derecesi önemlidir gerçekten. Belli bir ölçüde bir tarafın daha fazla sevmesi normal karşılanabilir, bu doğaldır. İlişkiler belki böylece rayına oturur; sevilen, sevenin sevgisinin aşığı olur. Nasıl sevebileceğini bazen bilemeyen insan, karşısındakinin sevgisiyle aşkın anlamını bulur. Sonra o da sever, onu sevenin aşığı olur. Ancak bu dengesizliğin dengesini tutturmak oldukça mühimdir. Bir insan deli gibi aşıksa, çok seviyorsa ve aşkını her fırsatta dile getirip sevdiği için bir şeyler yapmaya çalışıyorsa üstelik bunlara karşın karşısındaki gayet rahat ve bir çaba halinde değilse o ilişki için tehlike çanları çalıyor demektir.
Çalan tehlike çanlarının iki sebebi vardır. Birincisi sevilmeye, değer verilmeye ve baş tacı edilmeye bu denli alışan bir insan bir süre sonra; esasında onu seven kişinin ona duyduğu aşkın coşkusuyla ona sunduğu ve hediye ettiği tüm iltifatları, güzel aşk sözlerini ve değeri normal bir durummuş gibi algılamaya başlayabilmektedir. Sanki olması gereken zaten buymuş, kendisi tüm bu iltifatları, güzellikleri ve fedakarlıkları zaten hak ediyormuş gibi düşünmeye başlayabilmektedir. Bu durum seven biri için oldukça üzücü ve tehlikelidir. Zamanla duyduğu ilginin etkisiyle iyice tembelleşen karşı taraf, zaten o her şeyi yapıyor diyip aşkı için hiçbir çaba göstermeyebilir. Üstüne üstlük onu sevenden aynı ilgi ve alakanın devamını sürekli isteyebilir. İlgi ve alakada değil azalma normalleşme bile olduğunda ilişkide sorunlar çıkabilir. Tehlike çanlarının çalmasına sebep olan bir diğer durum ise gösterilen aşırı ilgi ve alakanın bir süre sonra karşı tarafı bunaltma ihtimalidir. Sürekli gönderilen aşk videoları, aşk smsleri, aşk mesajları derken karşı tarafın bu yoğun ilgi karşısında bunalması kuvvetle muhtemeldir. Bir süre sonra aşık olunan kişinin gözünde değer kaybetmeye de yol açabilen bu yoğun ilgi ve aşk gösterisi; ilişkinin ömrünü tüketmeye ve sonunu getirmeye yol açabilir.
Aşk güzeldir. Aşkı doyasıya yaşamak da güzeldir, evet. Ancak ilişkinin geleceği için ölçülü olmaya ve zaman zaman da küçük aşk oyunları oynamaya gerek vardır maalesef…
