TANITIM YAZILARI

MESAFELERİ YOK ETMENİN EN ANLAMLI YOLU

Gözden uzak olan, gönülden uzak olur diye çok kabul görmüş bir atasözümüz vardır hani. Bu sözü söyleyen atalarımızın acımasızlığına, “ya insanın yüzüne yüzüne böyle şey söylenir mi” mızmızlanmasına girmeden, yüzde yüz olmasa da, haklılık payları olabileceğini düşünüyorum. Sonuçta bu atasözünün az daha yumuşatılmış hali, “göz görmeyince gönül katlanırmış” da var (Bu iki atasözü arasında herhangi bir anlam benzerliği olmadığına neredeyse eminim. Serbest çağrışım işte, çok serbest!). Katlanan gönül bir süre sonra unutmaz mı? Unutur! Var bu insanların bir bildikleri arkadaşlar. Peki şimdi kendisi Ankara’da sevgilisi İstanbul’da olan ne yapsın? “E zaten böyle de söylemişler, bir bildikleri de varmış, mesafeler ilişkimizin sonunu getirmiş…” deyip kaderine razı mı olsun? Olmasın! Yüzdenin, haklı olunmayan payını bulsun. Şöyle açıklayayım, şehirlerarası mesafeleri kısaltsın. Uzaklık dediğimiz çok da önemli olmayan, hatta göreceli, duyguların yoğunluğuna göre artabilen ya da azabilen bir şey. Zor, orası kesin. Yanı başında oturan insan belki anlamlı bir bakışından sevgini ilgini anlayabilir ama uzaktakinin bunu anlamak için daha fazlasına ihtiyacı vardır. Uzaklığı azaltabileceğini düşündüğüm iki üç önerim var. Bakarsınız işe yarar.

Devamlı arayın! Sürekli arayıp onu ne kadar çok sevdiğinizi söyleyin. Bir noktadan sonra rahatsız olmaya bile başlasın. Şaka tabi. Böyle bir şey yapmayın bence. Ama arayın. Sabah gördüğünüz sevgilinizi akşam yalnızca iki dakika halini hatırını sormak için ararsınız belki, uzaktaki sevgilinin bundan fazlasına ihtiyacı vardır. Hayatınızda neler olup bittiğini anlatın, onun hayatında olup bitenleri bilin. Kimse sevgilisinin hayatındaki değişimleri, gelişmeleri en son bilen kişi olmak istemez. Bir de ara sıra anlamlı, güzel sözler söyleyin. Ne bileyim, hiçbir işe yaramayacak olsa bile, mutlu uyumasına sebep olur.

Sürprizler yapın sonra. Hepi topu iki günlük hafta sonu tatilini (tek günlük bile olabilir) sırf kendisini görmek için yollarda geçiren bir sevgilinin sevgisinden şüphe duyulmaz herhalde.  Sabahın sekizinde arayıp kahvaltıya çağırdığınız zaman yaşayacağı şaşkınlık ve mutluluk da cabası. Sürpriz dediğimiz ille kilometreler kat ederek yapılacak diye bir şey yok tabi. Özenle seçilmiş, hazırlanmış, paketlenmiş, postaneden gönderilmiş ve kapıdan teslim edilmiş bir hediye de “Sürpriz!” etkisi yaratabilir.

Başka mı? Başkası yok, bu kadar. Söylediklerimin yalnızca ayrıntı olduğunu zaten hepimiz biliyoruz. Ayrıntılar da önemli ama asıl önemli olan resmin bütünüdür. Bütün de olması gereken ve harita mesafelerini asıl kısaltan da belli; Sevin birbirinizi! Sonrası öyle böyle hallolur. “Ama yollar, uzaklık, mesafe…” diyenlere de kah kah gülersiniz bile. Atasözlerine o kadar takılmaya da gerek yok sanırım. Her biri eski anlamlı sözler, saygımız sonsuz. Fakat, eskiden posta güverciniyle haberleşme diye bir şey varmış arkadaşlar! Değil uzaktaki sevgilinin yüzünü görmek, sesini duymak ne mümkün! Teknolojinin gözünü seveyim (teknolojiye ne ara geldim). İstanbul Ankara arası da uçakla bir buçuk saat, büyütecek bir şey yok. Neyse… Ne diyordum ben? Hah, tamam hatırladım; Sevin birbirinizi!

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı