SEVGİLİYE HEDİYE

Enfes Ve Sıra Dışı Aşk Mektupları Kitabı: Leylim Leylim

Hangimiz yaşamının bir döneminde bir aşk yaşayıp ilk aşk mektubunu kaleme almamıştır ki? Kelimelerin kifayetsiz kaldığı yerlerde sözcükler yetişir imdadımıza. Öyle bir duygudan geçeriz ki yaşamımızın bir yerinde aşkımız imkânsızdır ve payımıza düşen karşılıksız aşk mektuplarıdır.  Sevgiliye aşk mektubu yazılabildiği gibi, kocaya aşk mektupları ya da askerden sevgiliye yazılabilir durumuna göre.  Eğer aşk mektubu yazmak isterseniz internet üzerinden aşk mektubu örnekleri görmek mümkün.

İşte bunlara çok güzel örnek olabilecek bir aşk mektupları kitabı Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından Kasım 2013 tarihinde yayınlandı. Bu kitap, bir derleme yayın. Türk Edebiyatının usta şairlerinden Ahmet ARİF’ten Türk Edebiyatı’nın önemli kadın kalemlerinden olan Leyla ERBİL’e  1954 ile 1957 yılları arasında yollanan aşk mektuplarını içeriyor. Kitapta 1977 yılında gönderilen bir tür not biçiminde olan son bir mektup var.

Kitap içinde sadece Ahmet ARİF’in mektupları olmasına rağmen, Leyla ERBİL’in yazdıkları bulunmuyor. Ahmet ARİF’in çocukları bu kitaba izin vermelerine rağmen karşı tarafın   konusunda bilgi sahibi olmadıklarını belirtmişler. O yüzden bu aşk mektupları  tek bir yönden yayınlanmış. Kitap yayınlanmadan önce hem Ahmet ARİF’in ailesinin hem de  Leyla ERBİL’in izni alınmış. Ancak kendisi böyle bir yayının ancak öldükten sonra yayınlanmasını ve böyle bir konu ile gündeme gelmek istemediğini belirtmiş, kendileri ölmeden önce çalışmalar başlamasına rağmen, kitap piyasaya çıkmadan görmek istemesine rağmen maalesef kitap yetişmemiş ve Leyla ERBİL kitabın ön baskısını göremeden vefat etmiş.

Peki bu kitapta ne var derseniz? Yanıtı çok basit aslında. Bu kitap bir sevgiliye yazılacak aşk kitaplarının en güzeli aslında.  Ahmet ARİF kitaptaki mektupların birinde şöyle sesleniyor sevdiceğine

Sabah gözlerimi sana açarım.

Akşam, uykularımı senden alırım. Nereye, ne yana dönsem karşımda mutluluğun o harikulade baş dönmesini bulurum.

Böyleyken gene de şükretmem halime, hergelelik, açgözlülük eder, seni üzerim. Aklıma gelmez ki seni usandırır, sana gına getiririm. Sana dert, sana ağırlık sana sıkıntı olurum. Nemsin be? Sevgili, dost, yâr, arkadaş… hepsi. En çok da en ilk de Leylâ’sın bana. Bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın. Uçan kuşum, akan suyumsun. Seni anlatabilmek seni. Ben cehennem çarklarından kurtuldum. Üşüyorum kapama gözlerini…”

Kitap bir imkânsız aşkı çok güzel gösteriyor. Bir erkeğin bir kadını yanında olmasa da, imkansız olsa da nasıl sevebileceğini, nasıl bu duygularını göstereceğini. Günümüzün ilişkilerine benzemeyen bir aşk bu. Dünya edebiyatında böylesi birçok örnek var. Örneğin Kafka’dan Milena’ya yine böylesine bir imkânsız aşka işaret eden bir kitap. Bizim edebiyatımızda ise böylesine çok fazla örnek yok. İşte bu kitap hem böylesi bir açığı kapatıyor. Hem de aslında çok unuttuğumuz, çok ucuzlattığımız bir duyguyu tüm açık seçikliği ile ortaya koyuyor: Gerçek aşkı. Tüm saflığı ile. Sonuçta karşımızda Hasretinden Prangalar Eskittim, Terk etmedi Sevdan Beni diyen bir şairin iç dünyasına, bu şiirleri neyin yazdırdığına dair bir doküman var karşımızda. Her sözcükte saran, sıcacık bir kitap.  Aşkı başından sonuna doğru anlatan ve aşkın; beklentisiz, hesapsız, kendinden vazgeçmek olduğunu yeniden anımsatan bir ilk kitap Türk Edebiyatında.  Dahası ilanı aşk mektubu ve  güzel aşk mektubu yazmak isteyenler için de ,  harika bir örnek olarak değerlendirmek ve faydalanmak da mümkün.  Zira ortada enfes bir sıra dışı aşk ve o aşka dair muhteşem mektuplar mevcut.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı