Aşık olmak, etkilenmek ve elektrik almak. Bu sözcükleri sevgilimiz veya hoşlandığımız kişiler için sıklıkla kullanıyoruz. Her ne kadar bu hislerimizden emin de olsak bunlara bir açıklama getiremiyoruz veya getirilen açıklamalar yetersiz kalıyor. Öyle ki kişinin fiziksel veya karakteristik çekiciliği bile aşkı ve hoşlanma hissinin nedenini bazen tam olarak karşılayamıyor. Bu noktada gizli saklı bir şeyler olduğunu hisseder gibi oluyoruz.
Sevgilinizi neden sevdiğiniz sorusunun cevabı yüzlerce şey olabilir fakat en başta kalbinizin neden onu seçtiği ve onun size cinsel olarak neden çekici geldiğini açıklamak için artık sadece duygusal açıklamalar gerekmiyor. Öyle ki bilim bu konunun peşinden gitmiş ve aşkın önemli bir sırrını ortaya çıkarmış; koku feromonları ve bunların kimyasal etkileri.
Belirtmekte fayda var bahsedilen koku bizlere “Koku” filmini hatırlatan parfüm veya deodorant cinsinden bir şey değil. Vücudumuzun ürettiği, tamamen doğal bir biçimde ortaya çıkan, hayvanların ideal eşlerini bulmak için kullandıkları bilinen ve insanlarda da olduğu keşfedilen koku feromonları bunlar. Ek olarak bu “koku” aslında kokmuyor çünkü oldukça küçük molekül yapısına sahip.
Partner seçiminde kokunun rolünü enine boyuna araştıran bilim insanları, duymak ve görmekten farklı olarak burnumuzla algıladığımız ve duygusal beyni yani limbik sistemi hedef alan koku kimyasallarını keşfetmiş. Beyine ulaşan bu kimyasallar aynı zamanda hormon üretimini ve cinsel hazzı etkileyen özelliklere sahip. Hatta önceki yazımda bahsettiğim gibi öpüşme isteğinin bile bu koku feromonlarını yakalamak nedeniyle ortaya çıktığını düşünen araştırmacılar var.
Beyne ulaşan koku kimyasalları tam da bu noktada karşımızdaki insanı nasıl çekici, seksi veya itici bulduğumuzu açıklıyor. Çünkü beynin duygularla alakalı kısmına ulaşan bu iletiler karşımızdaki kişiyi değerlendirip onun hakkındaki düşüncelerimizi oldukça önemli bir biçimde etkiliyor. Öyle ki algılandıktan sonra davranışları bilinçsiz bir şekilde etkileyebilen bu feromonlar, en az aşk dolu sözler kadar etkili.
Aşkın ve cinselliğin bu kimyasal gerçeklikleri gönülün konacağı yerin sadece “güzellik” ile açıklanamayacağını da gösteriyor. Bir çiftin fiziksel olarak yakışmadığını ve birbirlerinde ne buldukları sorusunun cevabını da veren bu araştırma aynı zamanda vazgeçilemeyecek kadar tutkulu aşklara da ışık tutacak gibi (:
Karşı tarafın ilginizi çekmesinde oldukça önemli olan bu koku kimyasalları aynı zamanda cinsel çekicilik ve cinsel uyum bakımından da belirleyici bir etkiye sahip. Bir bakıma “ten uyumu” denen şeye karşılık gelen bu durum, aşkın ve cinsel çekiciliğin doğamız ile ne kadar içli dışlı olduğunun bir ve ideal cinselliğin tamamen fiziksel özelliklerle bağdaştırılmaması gerektiğini gösteriyor. Aynı zamanda ilişkilerinde cinsel veya duygusal problemler yaşayan kişilerin sorunu çok fazla kendilerinde aramamaları ve ideal bir aşka ulaşmak için kimyasal uyumu beklemeleri gerektiğini gösteren bir sebep olsa gerek (:
