Güzel bir The Beatles şarkısıdır All You Need Is Love devamı da “love is all you need” şeklinde gelir. Havaların soğuğunu en derinden hissettiğimiz şu günlerde kalbi aşk sözleriyle ısıtan güzel bir şarkıdır. Yazıyı daha sıcak hale getireceğinden de şüpheniz olmasın!
Her şey bir yana içten içe yeni yıl akşamını düşünmeden edemiyorsunuz değil mi! Sevgiliniz, dostlarınız ve arkadaşlarınız ile şimdiden plan yapmaya başlamışsınızdır herhalde. Yılbaşı hediyesi için ise sevdiğinize kış masalı misali bir kitap yazmak güzel olurdu doğrusu… Seçenekleri şimdiden düşünmeye başlamak sizin için iyi olabilir.
Gelgelelim yazının asıl temasına; aşk ve sevginin sadece insanlara mı ait olduğu veya aşkın sadece insanlara karşı mı duyulabileceği sorusuna. Aşkın bilincimizden gelen ve dolayısıyla doğumumuzdan bu yaşımıza kadar sonsuz sayıda etkileşimin tetiklediği bir kavram olduğunu bilmeliyiz. Aynı zamanda doğal bir ihtiyaç olan bu kavramın içinde ailenize ve dostlarınıza duyduğunuz sevgi de yer alır. Özel ilişkiler ise tabii ki daha farklıdır. Gerek duygusal gerekse fiziksel paylaşımlar içerir. Fakat aşk duyduğunuz etrafınızdaki tüm şeyleri “sevgili”nizden ayıran en önemli faktör cinsellik olsa gerek. Bu noktada cinselliğin aşkı tamamlayıcı bir faktör olduğu aşikâr ama kesinlikle bir “şart” biçimine bürünmemelidir. Çünkü cinsellik aşkın tamamlayıcısı niteliğinin yanında ait olduğumuz doğada bir üreme güdüsüdür aynı zamanda. Bu doğrultuda cinselliği tamamen doğal dürtüler ve üreme içgüdüsüyle yaşayan hayvanların sevgisine bir göz atalım.
Hangimiz sevgilimizle gün batımı manzarasını izlediğimiz anı değerli kılmamışızdır ki… Bu sebepten olsa gerek fotoğrafta birlikte gün batımını izleyen bu kediler biz insanlar için oldukça romantik bir görüntü oluşturuyor. Birlikte manzara seyrine dalan bu iki sevimli canlının, sahilde el ele tutuşmuş iki sevgiliden maneviyat itibariyle pek farkı yok gibi. Tıpkı sevginin, aşkın ve paylaşımın doğada bir sınırı olmadığı gibi…
Bizler doğanın harikulade zeki canlıları olarak en güzel aşkı, “aşk kuşları”, “çifte kumrular” gibi betimlemelerle anlatma ihtiyacı duymuşuz. Demek ki insanlık tarihindeki tüm icatlarda doğadan etkilendiğimiz gibi aşkımızı ve sevgimizi anlatırken de, yaşarken de ait olduğumuz doğadan ayrı kalma hatasına düşmemişiz. O sebeple aşkımızı yaşarken anlamsız çekişmeler ve anlaşmazlıklara teslim olmamak, sevgimizi en saf ve masumane bir şekilde tutarak deyim yerindeyse krediyi tüketmemek sevgilimize karşı en önemli sorumluluğumuz olsa gerek. Çünkü birbirini seven iki insan en az doğadaki aşklar kadar güzeldir ve onun bir yansımasıdır. Değerini bilmeli, korumalı ve sarılmalı…
Yukarıdaki paragrafta yazdığım son cümleyi kullanarak ve insani bir sorumluluğumuza dikkat çekerek yazımı sonlandırmak istiyorum. Havaların soğumasıyla sokaklarda zor koşullarla mücadele ederek yaşama direnci gösteren sokak hayvanlarına elimizden geldiğince yardımcı olalım. Çünkü doğadaki her canlı gibi onlar da aşkımızın, sevgimizin ve hayatımızın bir parçasını oluşturuyor…
