Bazı önemli günler vardır: Sevgililer günü, doğum günü, tanışma evlilik yıldönümü, düğünler, yılbaşı, anneler günü, babalar günü, öğretmenler günü vs. Bu günlerde sevdiceğin, annenin, babanın, arkadaşın gönlü hoş edilir, yüzü güldürülür. Ama neden hediye almak için belirlenen tarihleri bekleriz ki? Neden annenize mutlaka mayıs ayının ikinci haftası hediye almanız yeterli olsun ki? Neden sevgilinize 14 Şubat’ta hediye alasınız sadece. O zaman bu işin sürprizi nerede?
Onu seviyorsunuz, değer veriyorsunuz, o mutlu olunca dünyalar sizin oluyor. Öyleyse zamanlara sıkışıp kalmayın. Hiç beklemediği anda hediye paketini bulsun karşısında. Şaşırtın, şımartın onu. O ki, hayatınızın anlamı, kıymetliniz, bir taneniz, aşkınız… Ona her şey değmez mi?
Nasıl ki Nazım Hikmet, eşi Vera’nın her yaş günü için evin bir yerlerine hediyeler sıkıştırdıysa ve Nazım’ın ölümünden sonra bile Vera kıyıda köşede yeni hediyeler buluyorsa, bunu siz de yapabilir, onun gibi inca, romantik olabilirsiniz. Küçük bir hediyelik eşya, maddi değeri çok olmasa da manevi değeri yüksek orijinal bir hediye ya da ilginç, onu güldüren el yapımı, sizin tasarımınız bir kartpostal… Aslında hediye önerilerine de ihtiyacınız yok. Sevgiliye ne hediye alınır diye eşe dosta danışıp tavsiye istemeye lüzum yok! Zaten bunlar kişiye özel değil klişe öneriler olacaktır. Sizin düşünüp de aldığınız her ne ise onun için en anlamlı, en özel olacaktır. Yeter ki tek bir günde değil her an onu düşündüğünüzü ve mutlu etmek istediğinizi bilsin. Gösterin ona! ”Hayat kısa, kuşlar uçuyor.” Gerçekten hayat kısa, zamanı iyi değerlendirmek, sevdiklerimize sürprizler yapmak gerek, güldürmek, gülmek gerek!
Ucuz, ufak hediyeler aldınız diye endişe etmeyin. Sevgilinize yatlar, katlar almanız gerekmiyor. Gönül isterki bayana pırlanta takılar, erkeğe o çok beğendiği arabadan alasınız… Ama o arabanın anahtarlığını almanız bile onu güldürecektir.
Sevgilinize romantik bir video hazırlayın mesela. Bu hem erkeği hem bayanı mutlu eder. Evde güzel bir akşam yemeği hazırlayın. Mumlar, çiçek sepetinden güller, kalpli çikolatalar… Ne yediğinizin bir önemi kalmaz: O masada krallara layık bir yemek olmayabilir ama o adam kendini kral, kadın kraliçe gibi hissedecektir; siz onu düşünüp de masa hazırladığınız için.
Sevgilinizi en iyi siz tanırsınız, ne ister, ne bekler bilirsiniz. Hadi ona, istediklerini verin. Bunda komik bir taraf yok. Sevgilinize ‘içimden geldi’ hediyeleri alın. Ömrümüzün uzunluğunu bilemiyoruz. Her dakikasına mutluluk, sevgi katın!
