Malum sevgililer günü eşittir hediye demek. Bu günün en çok konuşulan konusu hediyeler. Bütün mağazalar, hediyelik eşya satan dükkanlar, çiçekçiler, kuyumcular en az sevgililer kadar özenle hazırlanıyor sevgililer gününe. Sevgililer gününe özel kampanyalarla adeta birbirleriyle yarışıyorlar. Sokağa çıktığınızda adım başı, sevgililer gününe özel hediye fırsatları çıkıyor karşınıza. Hatta hediye seçenekleri sunan mağazalar öylesine yoğun çalışıyor ki birden, vakit kaybetmeden bir hediye almalıyım telaşına düşebiliyorsunuz. Bu kez hangi hediyeyi alacağım sorusu sarıyor dört bir yanınızı. Alacağınız hediye bir doğum günü kutlaması için olsa, kolay. Bir şekilde uygun bir hediye bulunabilir. Ama söz konusu sevgililer günü olunca nedense alınacak hediye hayati bir önem kazanıyor. Sanki yeterince şaşırtıcı ve sürpriz bir hediye alınmazsa o günün felaket geçeceğine dair bir izlenim uyanıyor insanlarda. Alınacak hediyenin hep çok özel, değerli ve kaliteli olmasına dikkat ediliyor. Sevgililer günü tabi ki çok önemli bir gün. Hayatınızın merkezindeki insana, sevgilinize bir hediye alacaksınız sonuçta. Ancak bu konuda biraz abartıya kaçmıyor muyuz diye de düşünmüyor değilim.
Sevgililer gününü alınacak hediyelere bağlamak ne kadar doğru? Hatta alınan hediyenin niteliğine bağlamak, etiketiyle değerlendirmek ne kadar duygusal? Şimdi hemen hemen hepinizin; “tabi ki hediyenin fiyatının, kalitesinin bir önemi yok. Düşünmesi, romantik bir hediye alması yeterli” dediğinizi duyar gibiyim. Ama bir durup düşünmekte yine de fayda var bence. Acaba gerçekten böyle mi düşünüyoruz? Özellikle de kadınlar…
Kadınlar, sevgililer gününün yaklaşmasına daha bilmem kaç gün varken erkek arkadaşlarına sevgililer gününde istedikleri hediyeyi inceden inceye belli etmeye çalışmazlar mı? Bir mağazanın önünden geçerken beğendikleri bir elbisenin, çantanın ya da bir takının sürekli ne kadar güzel olduğundan ve onu almak istediklerinden bahsetmezler mi? Ya da şu an aklıma gelmeyen veya hiç akıl edemeyeceğim yöntemlerle, bir şekilde istedikleri hediyeyi aldırmak için çeşitli stratejiler geliştirip, erkek arkadaşlarına gizli bir baskı uygulamazlar mı?
Kadınlar tabi ki baş tacıdır ve her şeyin en güzeline layıktır. Ancak bu tarz yöntemler ve gizli bir baskıyla aldırılan hediyeler erkeklerin o güne yüklemeye çalıştığı anlamı en aza indirmektedir. Alması gereken hediyeyi alıp, görevini yerine getirmeye koşullanan erkeğin o gün romantik ve duygusal olmasının beklenmesi zordur. Bu konuda özgür bırakılan bir erkek; belki de üzerine bir sorumluluk alacak ve sevgililer gününü özel bir gün yapmak, romantik ve duygusal olmak için çaba sarf edecektir.
Belki, güzel sevgililer günü mesajlarının olduğu, kendince hazırladığı bir hediye sepeti, belki romantik bir mekan için rezervasyon, belki de sevgisini anlatan özel bir tasarım alacaktır sevgilisine. Eğer bir erkek bu özel gün için gerçekten özgür bırakılırsa bir kadının beklediği romantik, duygusal ve anlayışlı bir insan haline gelebilir.
Tabi kadınların istediği gerçekten bu ise…
