SEVGİLİLER GÜNÜ HEDİYELERİ

”AŞKIM GİDİYOR, 14 ŞUBAT GELİYOR!” :(

14 Şubat geldiğinde sevgilisi askerde olacak kişiler parmak kaldırsın! :/  Bir de daha beteri var: Hem doğum günleri, hem tanışma yıl dönümlerini kaçıracak olanlar… İşte onlar, aylar boyunca sevgililierinden ne aşk sözleri duyabilek ne elini tutup sarılabilecek ve dünyanın en mutlu en güçlü kadını hissedebilecek ne de o tatlı kavgalarını edip hemencecik barışarak bir çeşit aşk oyunu oynayabilecekler. Hani bari sevgilileri arada güzel aşk mesajları falan atabilse de kendilerini yanlarında hissettirebilseler… (ne mümkün!)

Bu yüzdendir ki bu kişiler bir hüzünlü, duygusal bu aralar. Onları mutlu edecek bir şey yaşadıklarında ve çok güldüklerinde dahi az sonra acıklı, melankolik bir hale bürünüyorlar. ”Nereye gidecek, ne kadar süreyle kalacak, sağ salim dönecek mi, çarşı iznine çıktığında başka kızlara bakacak mı, döndüğünde beni eskisi gibi sevecek mi, yine bana anlamlı, etkileyici aşk şiirleri yazacak mı, kulağıma romantik aşk sözleri fısıldayacak mı?” gibi düşünceler zihinlerini meşgul etmekte. Sevgilisinin hiç romantik olmadığından yakınan,  hiç ondan aşktan sarhoş olup böyle damardan, delikanlı aşk sözleri duymayan kadınlar bile sevgililerini ‘aşk adamı’ olarak tanımlamakta. E, ne demişler: Uzaktaki çekici gelir. Her çift facebook duvarlarına sevgi, aşk dolu iletiler paylaşırken bu çiftlerde hiç bunlar yaşanmamıştır. Esprili, komik aşktır onlarınki. Aşk itirafını bile bu aşk adamı facebooktan mesaj olarak yazmıştır. Umutsuzken dahi kontrolünü kaybetmemiştir. Bir aşk başlamıştır ama her şey sakindir. Kadın dünyanın en duygusuz adamıyla birlikte olduğumu düşünmeye başlamıştır: Çiçek almak? Yok! Çikolata? Yok! ”Güzel olmuşsun” demek? Yok! Toplum içinde azıcık sıkı fıkı olmak? Yok! Konsere, sinemaya, gece klübüne gitmek? Yok! 14 Şubat kutlamak? Yok! E kadının da şurasına kadar (boynumun üzerini gösteriyorum) gelir. 100lerce kez ayrılmak ister. O zaman adam, kadının kapısına koşar; elinde çiçek ve çikolatayla kapıya dayanır. Sevdiği bir şairden (hayret, sevdiği şair varmış: Can Yücel) ağlatan aşk şiirleri okur. İlk aşk’ı olduğumu söyler. Gerçek aşkı ilk onunla tattığını… Cebinden eciş bücüş bir kağıt çıkarıp verir: Kendisinin yazmaya çalıştığı kısa aşk şiiri (aslında çok komiktir aynı zamanda samimi) vardır. Gitmeden önce der ki ‘zaten kendisinden daha iyilerini hak ettiğini, karşılıksız olsa da sevgisinin hep süreceğini” söyler. Bir de gözlerini kaçırarak ”platonik de takılabilirim” deyince hemen affediverir kadın adamı. Meğer ne duygusal ne samimi, ne şapşik bir sevgilim varmış benim diye düşünür kadın. Ve şimdi dünyanın en duygulu adamı askere gidiyordur. ”Bu sene sevgilime ne hediye alsam, ona kalp şeklinde bir kek mi yapsam, süper bir organizasyon ayarlasam da onu çok şaşırtsam ama ne yapsam…” soruları, telaşı yok. Oysa ne güzel telaşlardır bunlar… Siz onun için giyinip süslenmiş, ona kek yapmış, hediyesini almış, ünlü düşünürlerin felsefik aşk sözlerini yazdığınız kartlarla süslemiş iken onun size hiç bir şey almamış olması, sizin kızıp darılmanız, kavga etmeniz ayrılma eşiğine gelmeniz ve onun da mecburiyetten sizin gönlünüzü almak için güller, hediyeler, çikolatalar alıp gelmesi, size uzun aşk şiirleri okuması ne kadar güzeldir. Ah, ah ne talihsiiz insansınız siz!

12-''Aşkım gidiyor, 14 Şubat geliyor''- 20.01

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı