TANITIM YAZILARI

Aşkı Zihinden Silmek Üzerine İki Film

Aşk ve aşk ilişkileri yaşamlarımızın önemli birer parçası. Bundan ne kadar kaçmaya çalışırsak çalışalım, ilişkimiz olsun veya olmasın, mutlaka bazı zamanlar zihnimizi meşgul eden konular. Özellikle de belirli nedenlerden ötürü sonlanmış, sonlanmak zorunda kalmış olan ilişkiye dair kimi zaman üzen ve acı veren, kimi zaman ise huzur veren tatlı hatıralar cinsinde karşılaştığımız bu anılar takdir edersiniz ki bazı zamanlar çekilmez olabiliyor. Aşk acısı nedeniyle hayatının büyük bir bölümünü üzüntüyle geçiren veya aldığı darbeden ötürü bir daha toparlanamayan hatta canına kıyan insanlar mevcut. Hal böyle olunca sinema da aşkı konu alan fakat klişe aşk filmleri olarak niteleyemeyeceğimiz değerli yapıtlar üretmiş. Öyle filmler ki, aşk mesajlarını ağızdan çıkan kelimelerle değil bir sahnedeki bakışla veya dokunuşla anlıyorsunuz. Zihninizde güzel aşk sözleri uyandıracak olan ve aşka bakış açınızı etkileyebilecek bu iki filme geçelim…

Aşk acısı unutulur mu? Birçok ayrılık şeklinde bu sorunun yanıtını evet olarak vermek mümkün fakat öyle ayrılıklar vardır ki tamamen bir yok oluş içerir ve atlatılamaz. Bu durumda da aşkı unutmak mümkün olmamakla birlikte aşkın her geçen gün zihinde daha da değerlenmesi ve eksikliğinin hissedilmesi söz konusudur. Yıkıcı bir ayrılıktan sonra hissedilen yalnızlık duygusu ile başlayan ve devamında trajikomik öğeler barındıran bir film ‘Wristcutters: A Love Story’.

1

Filmin ana karakteri olan Zia, kız arkadaşı Desiree ile yaşadığı ayrılığın acısına daha fazla katlanamayıp çareyi bileklerini keserek intihar etmekte bulur. Fakat bu durum onun düşündüğü gibi bir çare olmayacak hatta işleri daha da karmaşıklaştıracaktır. İntihar ettikten sonra kendini sadece intihar edenlerin yaşadığı bir evrende bulan Zia, orada yaşadığı maceralar içerisinde kız arkadaşı Desiree’nin de intihar ettiğini öğrenir ve onu aramaya koyulur. Bahsi geçen evrende başka bir aşk serüveninin de kapılarının açılması filmi daha da ilginç hale getirirken filmin sonunda aşka, ilişkilere ve ayrılıklara dair sağlam bir mesaj alacağınıza şüpheniz olmasın.

Diğer filmimiz ise çok daha bilindik fakat tekrar tekrar izlenebilecek türden sıra dışı bir aşk  filmi; ‘Eternal Sunshine of Spotless Mind’. Oldukça normal bir biçimde birbirleriyle tanışan Joel ve Clementine adlı karakterlerimizin birbirleriyle yaşadıkları aşk bir o kadar romantik olmakla birlikte ilk aşk benzeri umutlar taşıyan bir biçimde ilerlerken, hayatın olumsuz sürprizlerinin ve ayrılık gerçeğinin çiftin umutlarını yıkması fazla uzun sürmüyor. Bu durumdan en çok etkilenen taraf Joel olurken, film ilerledikçe Clementine’in de en az Joel kadar bu ayrılıktan etkilendiğini görüyoruz. Buraya kadar klasik bir ayrılık hikâyesi olarak gözükse de işler buradan sonra değişiyor. Ayrılığın acısına katlanamayan Joel, eski sevgilisi Clementine’e dair ne varsa zihninden atmak istiyor. Kısacası onu hiç tanımamış gibi olmak… Filmin kurgusunda ise böyle bir teknoloji mevcut.

2

İki tarafın da bazı nedenlerden ötürü zihinlerinden çıkardıkları aşk, dönüp dolaşıp yine birbirlerine çıkan bir sürece kapı aralıyor. Aşkın manevi gücüne dair size çok şey hissettirecek bu film tekrar tekrar izlenmeye değer…

 

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Göz Atın

Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı