Günümüzde “aşk hayatı” diye bir laftır almış başını gidiyor. Sanıyorum aşk hayatı denen şey gelmiş geçmiş tüm aşk tecrübelerini içinde toplayan bir şey. Anlam olarak güzel, insan kendi aşk geçmişini iyi bilmeli ve onlardan ders çıkarmalıdır elbet ama kulağa biraz da gelip geçici gelmiyor mu sizce de? Yani aşk hayatı tıpkı gerçek hayat gibi sürekli yenilenen, değişen ve kalıcılıktan uzak bir çağrışım yapıyor. Biraz da magazinsel yönüyle aşk hayatına sıra sıra sevgililer dizmek gibi bir anlayış…
Hayatımızı, aşk hayatı, iş hayatı, ev hayatı gibi şeylerle kategorize ederek gerçekleştirdiğimiz sınırlamalar ve her şeyin yeri ayrı düşüncesi, hayatımızın birleşik olması gereken yaşantılarını ayırarak onlara farklı gözlerle bakmamıza neden oluyor. Ve böylelikle kolay kolay “altı üstü hayat işte” diyemiyoruz. Bunu diyemediğimiz için de her şeyi çok fazla kafaya takıyor, ciddiye alıyor ve bir süre sonra da en rahat feragat edebileceğimiz şeylerden birisi olan yeni aşk ilişkisini askıya alıyoruz. Bunun, maddi değerleri manevi değerlerden daha üst tutmanın farklı bir şekli de olduğunu söyleyebiliriz.
Doğasında sevmek, bağlanmak, ilgi göstermek ve ilgi görme isteği olan bir canlı olarak insan, kendine tıpkı belirli mesai saatlerinde çalışıp karşılığında bir ücret alması gibi bir “aşk hayatı” yaratmış kendine. Bu hayatta çoğu zaman sevenler sevilmez, sevmeyenler sevilir ve içten içe onlara hayranlık beslenir. Bir şekilde başlayan bir ilişki de yoğun kıskançlıklara, ilgisizliklere veya ihanete teslim edilir.
Neyse ki güzel aşk sözleri var. Hatta birinde der ki; sen benim hayatımın aşkısın. Bunu biraz çevirirsek eğer; ‘sen benim aşk hayatımdan gelip geçen biri değil, hayatımın ta kendisisin’ de diyebiliriz. Bir aşk hikayesinin doyum ve zirve noktası da burasıdır.
Hayatımızdaki her çeşit ilişkiyi farklı alanlara ayırıp onları hayatımızın farklı yönleriymiş gibi düşünmek yerine hepsini tüm hayatımız olarak görüp aralarında hiçbir sınıra izin vermemek en doğrusudur. Nasıl ki bir insan ancak çok sevdiği bir işi yapıyorsa ‘bu benim hayatımın işi, dünyaya bunu yapmak için gelmişim’ diyebiliyorsa aynı şeyi aşk mesajları ile sevgilisi için de söyleyebilmelidir. Çünkü hayatın birden fazla yönü olsa da hep aynı yoldan gider. Ve bu yol boyunca sadece hissettikleriniz ve gördükleriniz vardır.
İnsan birine ancak gerçek anlamda değer verirse doğru bir aşka ulaşabilir. İlişkiye aşk macerası gözüyle bakmak, saflığı kaybetmek demektir ki çoğu zaman böyle ilişkiler bir sonuca varmaz. Sevdiğiniz kişiye ‘hayatımın aşkı’ diyebiliyorsanız eğer böyle bir hisse ve olgunluğa sahip olduğunuz için şanslısınız. Fakat duygularınızı bir Sevgili Kitabı ile göstermeyip, aşkınızın kitabını yazmazsanız bir şeyler eksik kalabilir (:
